tanık, ferda art platform, 2022
Coşkun Aral’ın sarsıcı ve olağandışı arşivine bir çağdaş sanat yaklaşımı.
İnsan, yaşadığı sürece attığı her adımda bir tanık olduğunu; yaşama her an ve bütünüyle tanıklık ettiğini unutur çoğu zaman. Bu hal; tüm zihni, ruhu ve bedeni içine alan, insan olmanın en kuvvetli deneyimlerinden biridir oysa.
Tanık olmanın gücü; hareketi, niteliği ve bir etkiye direnebilmeyi kapsarken aynı zamanda çetin ve zorlu bir hali de tarif eder. Bir şeye tanık olan, daima dönüşür. Savaşa tanıklıksa, insan olmanın en zor deneyimlerinden biri olarak gösterilebilir. Varlığın her yönüyle tehdit altında olduğu, adaletin kaybolduğu ve dengenin altüst olduğu bu karanlık, dünyanın asırlardır yılmadan tekrara düşmeyi başardığı büyük ayıbıdır.
“Şehirler kurduk, sonra onları yıktık ve sonra aynı topraklarda yeni şehirler kurduk. Sonra onları da yıktık. Ve bir kere daha….”
Savaş muhabiri Coşkun Aral, yıllar boyu edindiği bu zorlu tecrübeden derlediği fotoğraflardan oluşan ve bu serginin de esin kaynağı olan “Sözün Bittiği Yer” kitabında, kırmayı başaramadığımız lanetli döngüyü böyle tarif ediyor. Bu kadar zorlu bir tanıklığı canı pahasına neden seçtiğini ise şöyle anlatıyor:
“Her deklanşöre bastığımda beni alıp götüren şeyleri, sabitleştirdiğim her karede insanoğlunun bu büyük dramını arıyordum. Bu lanet olası dramın dünyanın her bir yanına dağılmış parçalarını birleştirmek, bu bütünü ibret olsun diye gözler önüne sermekti amacım.”
Coşkun Aral’ın tanıklığı savaşın canlılar, doğa, kentler ve kolektif hafıza üzerinde yarattığı yıkımı tüm gerçekliği ile ortaya koyuyor. Bu bitmeyen ve nesiller boyu aktarılan zehirli savaş döngüsünü onun gözlerinden izliyoruz.
Tanık sergisi farklı ülkelerden, disiplinlerden ve kuşaklardan 18 sanatçının katılımıyla bu tanıklığı yeniden yorumlayarak izleyiciyle buluşuyor. Sergi, tanık olma haline izleyiciyi de ekliyor. Aral’ın tarihsel bir arşiv niteliğindeki fotoğraflarının çağdaş sanat yorumları çoğunlukla yeni ya da sergi kapsamında yeni anlamlar kazanıyor.
Başak Gürbüz Bilsel